Bakan Tekin: Müfredatı yarın açıklayacağız
‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ adını taşıyan yeni müfredat çalışmaları hakkında bilgi veren Bakan Tekin, müfredatın bilgi edindirmek yerine beceri kazandırmak üzerine kurulu olduğunu söyledi. Özüne, değerlerine sahip çıkan ve dünya ülkeleriyle rekabet edebilen çocukların yetişmesini amaçladıklarını dile getiren Bakan Tekin, şöyle konuştu:
YÜZLERCE TOPLANTI YAPILDI
“Yeni müfredatı yarın öğleden sonra kamuoyuyla paylaşacağız. Önümüzdeki yüzyılı, ‘Türkiye Yüzyılı’ haline dönüştürmek için çocuklardan hayal kurabilmelerini arzu ediyoruz. Müfredatımız dolayısıyla bu eksene oturuyor. Evrensel, uluslararası modellerden yararlanarak kendi değerlerimizi de sistemin içerisine yerleştirerek özgün bir model üretmeye çaba sarf ettik. Bu süreçte müfredat değişikliğine dair 20’nin üzerinde çalıştay düzenlendi. Sonrasında da her bir ders için oluşturulan ekipler yüzlerce toplantı yaparak ilan edeceğimiz müfredatın hazırlıklarını tamamladı. Bu süre içerisinde sadece yaz aylarından itibaren bugüne kadar 1000’den fazla öğretmen ve akademisyen ile toplantılar yaptık, 260 akademisyen 700’ün üzerinde de öğretmenimiz bu toplantılara sürekli katıldı. Aynı şekilde Bakanlık merkez teşkilatındaki bütün birimler bu konuda bir seferberlik ilan etti.
GÖRÜŞ VE ÖNERİ PAYLAŞABİLİRLER
Herkesle ortak çalışmak istiyoruz. ‘Bu ülkenin eğitim öğretim süreçlerine katkı vermek istiyorum’ diyen her kim varsa üniversiteler, akademisyenler, sivil toplum örgütleri, sendikalar, eğitim alanında çalışan kuruluşlar, siyasetçiler, bürokratlar katkı sunabilir. Herkese açık bir çalışmayı paylaştıktan sonra biraz önce saydığım kişilerden her kim arzu ediyorsa ‘https://gorusoneri.meb.gov.tr/’ adresinden girerek görüş ve önerilerini paylaşabilir.
BİR HAFTA BOYUNCA ASKIDA KALACAK
Yeni müfredatın bir hafta boyunca askıda kalmasını planlıyoruz. Öneri ve görüşler, eğer yoğun bir şekilde gelmeye devam ederse süreyi uzatabiliriz. Ama uzun zamandır tartışıldığı için herkesin bence bu konuda birikimi ve hazırlığı olduğunu varsayıyorum. Bir haftanın sonunda da modeli son eleştiri, görüş, öneri ve paylaşımlar doğrultusunda revize edip uygulanmak üzere onaylamış olacağız.
KAPSAMLI DEĞİŞİKLİK OLARAK ALGILANMAMALI
Bu yapılan çalışmayı çok kapsamlı bir değişiklik olarak algılamamak lazım. Bu, bir sürecin sonucunda aşamalı olarak gelinen bir nokta. Daha önceki yıllarda yapılan tedrici değişikliklerin her birisi aslında bu süreci besleyen ve tamamlayan unsurlar. Tüm bu değişiklikler, onun üzerine inşa edilen kapsamlı ve son noktanın konulduğu değişiklik olacak. Kuşkusuz kamuoyunda bu konuda eleştiriler ve öneriler olacak. Eğitimle ilgili konu, üzerinde insanların çok rahat uzlaşabileceği bir nokta değil. Bunları çok doğal karşılıyorum. Çünkü eğitim böyle bir alan. Bu da eğitimi aslında zenginleştiriyor. Biz bütün bu düşüncelerden özümseyerek bir toplumsal fayda üretmeye çalışıyoruz.
EYLÜL AYINDA UYGULANACAK
Hazırladığımız program, gelecek eğitim öğretim yılından itibaren her kademenin birinci sınıfında uygulanacak. 4 sınıf düzeyi olan okul öncesi, ilkokul 1’inci sınıf, ortaokul 5’inci sınıf ve lise 9’uncu sınıflarda önümüzdeki eylül ayından itibaren yeni programımızı uygulamaya başlayacağız. Kademeli geçişin yapılacağı sınıflarla ilgili Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı bu yıl ders kitabı başvurusu kabul etmedi. Bu sınıfların kitaplarını doğrudan ilgili genel müdürlükler yazıyor. Ayrıca bilgi, dijital, finansal, görsel, kültür, vatandaşlık, veri, sürdürülebilirlik ve sanat okuryazarlığı olmak üzere 9 okuryazarlık türü belirledik. Bilgiye erişim konusunda çocuklarımız zaten yeterince kaynağa sahipler ama o edindikleri bilgiyi doğru okuma anlamında çocuklarımıza biz beceri kazandırmak istiyoruz. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından uygulanan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) ve Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) gibi sistemler ile müfredat kıyasladığında ortada ciddi bir problemle karşı karşıya kalıyoruz. Ülke bazlı yaptığımız karşılaştırmalarda, müfredatımızın muadillerinden 2 kata yakın bir düzeyde daha ağır olduğunu gördük. Bunu doğal karşılıyorum. Çünkü bilgi erişiminin zor olduğu dönemlerde ‘şu bilgiye de erişsin çocuklar’ denilerek bunlar hep müfredatın içerisine yerleştirilmiş. Fakat zamanla bu ülkeler müfredatlarını revize ederken artık bilgi edinmedeki kolaylıklardan hareketle onları çıkartarak azaltmışlar, seyreltmişler. En son toplantımızda baktığımızda, Japonya ve İngiltere ile de kıyasladık ve bizdeki öğrenme çıktıklarının yüzde 50 fazla olduğunu tespit ettik. Bu, bizi çocuklarımızın kazanımları sağlıklı edinemediği sonucuna eriştiriyor.